06 Nisan 2016 - Başkanlık Sistemi

Uzun süredir bu konuyu bütün boyutlarıyla incelemek istiyordum ama gündem yoğunluğundan fırsat bulamıyordum. Güneydoğumuzdaki ölüm haberlerine, metropollerde patlayan bombalara alıştığımıza daha doğrusu alıştırıldığımıza göre bu hafta gönül rahatlığıyla bu konuya değinebilirim.

Gündemdeki olur mu olmaz mı tartışmalarından çok, bu yazımda sistemin nasıl işlediğini, kontrol ve denge mekanizmalarını çok da ayrıntıya girmeden bilgim dahilinde açıklamaya çalışacağım. Akabinde bu sistemin Türkiyede işleyip işlemeyeceğine siz karar verin.

Herşeyden önce belirtelim ki Başkanlık sistemindeki Başkan aslında bir Cumhurbaşkanı. Başkanlık sistemi ile yönetilen ABD hariç diğer ülkelerdeki Başkanlara Cumhurbaşkanı olarak hitap edilmekte, biz de aynı şekilde hitap etmekteyiz. Misal İran Cumhurbaşkanı aslında bir Başkan. Peki nereden geliyor bu Başkan söylemi diyorsanız ABD'nin kendisinden geldiğini söyleyebiliriz. ABD'nin rejimi Cumhuriyet de olsa isminde Cumhuriyet geçmediği için Başkanına da Cumhurbaşkanı denmiyor diplomasi gereği. Biz ve bizim gibi parlementer sistemdeki diğer ülkelerde ise Başkan Cumhurbaşkanı değil Başbakanın kendisi. Cumhurbaşkanı bizde sanılanın aksine yönetimde göstermelik yetkileri olan bir makam.

Başkanlık sistemi; başkan, parlemento ve yargıdan oluşmakta. Başkan, son seçimde bizde olduğu gibi halk tarafından seçiliyor. Yani meşruiyetini halktan alıyor. Fakat bizdekinden farklı olarak meclis, başkan üzerinde hiçbir şekilde denetleme yetkisine sahip değil. Oysa bizde güven oyu ve gensoru ile meclis, başbakanı ve hükümeti görevden alabilir. Hoş bizde yetki olduğu halde; başbakan mecliste çoğunluğu bulunan partiden seçildiği için, muhalefet partileri yine denetleyemiyorlar başbakanı. Cumhurbaşkanı zaten sorumsuz bizde. Yanlış anlaşılmasın, siyasal sorumsuzluğu mevcut Anayasa gereği.

Orada başkanın bakanları yerine sekreterleri, yardımcıları yerine sözcüleri var. Bunlar başkan tarafından seçilip meclisçe onaylanıyor. Bizde de bakanlar kurulu benzer şekilde kuruluyor ama tek başına iktidar olmama durumlarında koalisyon hükümeti ihtimali her zaman mevcuttur. Yani bizde başkanın benimsemediği yardımcıları teroik de olsa mümkün. Oysa başkanlık sisteminde öyle bir durum söz konusu değil. Zira başkanlık yarışında seçimlerde partiler ya kazanıyor ya kaybediyorlar.

Gelelim meclise. Meclis de başkandan ayrı bir şekilde seçiliyor. Bu arada ABD'de senato ve temsilciler meclisi diye iki meclis olduğuna da belirtelim. Bunların eyaletlere göre dağılımı da, seçilişi de farklı. Tabi her başkanlık sisteminde illa iki meclis olacak diye bir kaide yok. Başkanlık sisteminde nasıl meclis başkan üzerinde denetleme yetkisine sahip değilse, başkan da meclisin feshini, seçimlerin yenilenmesini vs. isteyemiyor. Yani yasama ile yürütme arasında herhangi bir denge mekanizması mevcut değil, tamamen bağımsızlar.

Gelelim 3. güç yargıya. Başkanlık sisteminde halkı başkana karşı savunabilecek yegane güç yargı. Zira milletin seçmiş olduğu meclis yukarıda da belirttiğimiz üzere hiçbir şekilde başkanı denetleyemiyor. Bizde teoride denetleyebilse de uygulamada denetlendiğini henüz görmedik. Bu sebeple yargının hem tarafsız hem de bağımsız olması gerekiyor. Bizdeki gibi mülakatları artık açık açık şaibelerle anılan bir sınavla ve doğrudan bakanlığa bağlı bir kurulun özlük baskısıyla sıkıştırılan değil; ölene, emekli olana veye istifa edene kadar görevinde sağdan sola sürülme ve meslekten men kokusu yaşamadan kalabilen hakim ve savcılardan oluşan bir yargı sistemi söz konusu. Yani bizdeki gibi savcı yurt dışına kaçtı, hakimlerin görev yeri değiştirildi gibi haberlerle karşılaşmanız çok olası değil. Hiç kimseden kokusu olmayan bir yargının işine odaklanmasından daha doğal ne olabilir?

Sistem kabataslak bu şekilde işliyor başkanlık sisteminde. Aslında bakınca bizim sistemden pek de farkı yok. Bizde de bir süredir fiilen aynı rejim söz konusu. Üstelik yargının bu durumuna rağmen. Yani başkanlık sisteminin bizden götüreceği çok bir şey yok şu an için. Zaten meclis başbakanı, başbakan da meclisi aynı partiden oldukları için denetlemiyor. Bakanlar kurulu da başbakanın sözünden çıkamıyor, yani yine bir nevi sekreterlik söz konusu. Hatta sırf milletvekili sayısı artacak diye ve tabi eğer yargı yukarıda anlattığım gibi güçlü olacak ise ben karşı dahi değilim. Fakat nedense öyle olmayacağını siz de ben de biliyoruz. Varın iyi mi kötü mü olduğuna siz karar verin.