11 Ocak 2016 - Türk Tipi Sendikalaşma

geçen TV'de meşhur Rocky'ye denk geldim. nostalji yaşamak uğruna oturup izledim. sahnenin tekinde balboa işten çıkarılıyor. kendisini işten çıkarmaması için işverene "istersen maaşımın bir kısmını kesebilirsin" tarzı birşeyle geveliyor. işveren ise "olmaz sendika götümüzü keser" minvalinde bir cevap veriyor.

açıp bakıyorum wikipedia'ya amarigada gerçekten de sendikalaşma ve sendikalaşmanın işverenler üzerinde yarattığı caydırıcı etki oldukça fazla. adeta check-balance dengesi işçi lehine şekillenmiş.

sonra google'da sendika diye arayıp haberler sekmesinden son birkaç yılın haberlerine, ekşi sözlükte malum sendikalarımızla ilgili entrylere bakıyorum; midem bulanıyor. haberin birinde sendika genel merkezi önünde işçilerin aidatlarıyla alınan audiler görüyorum. bir diğerinde hükümet teklini hiç tartışmadan kabul eden başka bir sendika haberi...

elimde resmi bir istatistik olmasa da sarı sendikacılıkta güney amerika ülkeleriyle yarış bir halde olduğumuzdan eminim nedense. "aşırı sol" temalı sendikalarımız ise ancak siyasi duruşlarıyla gündeme gelebiliyorlar. başarıları varsa da reklamı yapılamadığı için yeni üyelere cazip gelmiyor. bu belki de medyanın suçudur, bilemiyorum.

işverenler de işe alımlarda sendika sorduğu için ve işyerinde sendika faaliyetleri yürütenler çeşitli bahanelerle işten çıkarıldığı için sendikacılık ne yazık ki yaygınlaşamıyor. en önemlisi ve en kötüsü ise asıl sendikaya sahip çıkması gereken işçilerin "sendikalar komüliks, atayizdir" düsturuyla sendikalardan uzak durmalarıdır. Yani sistem bir kısır döngü içerisine girmiştir.

şeytan diyor; bırak herkes aptallığının bedelini ödesin. hakkını arayamayan saatlerce fazla mesai yaparak, yan haklardan minimal miktarda yararlanarak kodamanların cebini doldursun. ama bir yandan da ortada herşeye rağmen bir haksızlığın mevcut oluşu beni herşeye rağmen düşünmeye itiyor. bakalım ne zaman uyanacağız bu karanlık uykudan...